10 Ocak 2012 Salı

Gizli Gizli Yaşamak




Mümkünmüş gibi sosyal ağların, blog'ların, tweet'lerin ortasında…
"Kapattım ben facebook'u, vardı da deaktive ettim."

Ben de kapatacağım facebook'u. Gizleyecek bir şeyim olduğunda, ya da kırdığım fındıklar etrafa saçılmaya başladığında… 

Ne var? Kadınlar da fındık kırar!

O zaman kapatacağım, ortalık karışmaya, olur olmaz insanlar fotoğraflarıma, ya da durumuma yorum yapmaya başlayınca. Olur olmaz insan olmaz hayatımda ama, gene de… 
Biri olur, biri daha olur, bu mu öbürü mü derken, bir süreç olur… 


Karar aşaması olur, biri olur, diğeri harcanmaz, ertelenir, beklemede durur. Vardır ya işte öyle zamanlar, iyi niyetli beyaz yalanların zamanları… İşte o zaman deaktive edeceğim ben de hesabımı.


Biri ya da diğeri sormaya başlamadan, "kim o, kim yapmış o yorumu, neden öyle yazmış, kim o?" Ne yardan, ne serden geçmek zorunda kalmadan…

Bir taraftan, her hareketimizi göstermek istiyoruz çevremizdekilere, nedendir bilinmez… Bir taraftan da istiyoruz ki, bazıları görmesin, neredeyiz, kiminleyiz. 

O bazıları da genelde en yakınımızdakiler oluyor. Diğerleri sormaz zaten ne işimiz vardı orada, ya da ne yapıyorduk, kiminleydik. Ama en yakınımızdakiler, hayatımızı paylaştığımız kişiler sorarlar. "Kim o, neredeydin, kiminleydin, niye gittin, ben neredeydim?"

Sanat burada başlar… Bir takım ayarlamalar yapılır, aile fotoğrafları herkesle paylaşılır da, bir takım yazışmalar, diğer yüzümüzü göstermek istediğimiz kişilere açıktır sadece. Biz olan yüzümüzü!

Korkunç!

Yani en yakınımızdakine gösteremiyoruz gerçek bizi! Kırmamak, kıllandırmamak için belki de… Ama elalem bilsin istiyoruz, şanımız yürüsün! 

Kendi kendimize vericiler takıyoruz, varımız yoğumuz ortada! Kendi elimizle, beyaz da olsa, her türlü yalanın kapısını kapatıyoruz. Kendi kendimizi mahkum ediyoruz özel hayatımızı çevreleyen duvarların dışına, özel olan, bizim olan her ne varsa saçıyoruz etrafa…

Baktık içinden çıkamayacağız, deaktive ediyoruz hesapları!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder