Kadınlar
arasında sıklıkla şahit olduğum bir konu; iktidar sahibi erkeklerin cinsel
hayatları. Masa başında, takım elbisesiyle son derece çekici, rahat
tavırlarıyla son derece etkileyici ve “serin” olan bu adamlar, yatakta
nasıllarmış? Herkesin bir fikri var bu konuda, her kadının bu güçlü erkekleri
karalayacak birkaç cümlesi var. “Dikkat et, bak adamın aklı
fikri işinde, kravatsız göremezsin, yatakta fos çıkar!”
Nereden
biliyorlar? Demek ki deniyorlar, her ne kadar kötü olacağını biliyorlarsa da...
Peki nasıl “hepsi böyle” gibi bir genelleme yapabiliyorlar? Demek
ki, deniyorlar, görüyorlar, kötü diyorlar ama vazgeçemiyorlar... Bu da demek
ki, güç sahibi adamları, her nasıl olursa olsun yatakta görmekten hoşlanıyoruz...
Evet, hoşlanıyoruz, hepimiz! O gece, geçirdiğimiz o çıplak gece, ne şekilde
sonlanırsa sonlansın, ertesi gün koyu renk takımıyla yönetim kurulunda
gördüğümüzde, hayallerimizi süslemeye devam edebiliyor bu adamlar.
Klişelerden
uzak durmaya çalışmak, kafa karıştırmaktan öteye gitmez bazen. Kısaca;
karizmaya deli oluyoruz! Toplantı odasındaki o ses tonuna tapıyoruz, özel
dikim, cebinde EÖ yazan gömleklere dayanamıyoruz. Ütülü, jilet gibi!
Bayılıyoruz,
aklımızı yitiriyoruz… "Grunge" sevgililerimizle köhne barlardan
çıkıp gittiğimiz bekar evlerinde, ağzına kadar dolu kültablaları ve boş bira
şişeleri arasında yaşadığımız unutulmaz geceleri bir kalemde silip atıyor, en
iyi ihtimalle vasat, genelde vasatın altında gecelerle yetinebiliyoruz karizma
sapkınlığımız yüzünden. Otuzumuza gelince, komik miyim? Peki, otuzu geçince,
zevk almak için kafamızın rahat olması gerekiyor galiba. Duş aldıktan sonra
üstüne basacak havlu bulamadığınız bir yerde geçirdiğimiz tekrarı imkansız gibi
gelen saatler yerine, ofiste, bir konferansta, bütün gün hayali kurulan fos
dakikaları tercih eder oluyoruz, idare ediyoruz.
Aslında
hiçbirimiz bilmiyoruz “diğer”
karizmatik adamların nasıl olduğunu. Öyle duyuyoruz, ortalama bir geceye kötü deyiveriyoruz.
Adamcağız, evet o karizmatik adam, yatak odası sohbetlerine konu olunca “cağız” oluyor
bir anda, performansının doruklarındaysa, “Eh! Fena değildi”
diyoruz. Birşey dediğimiz de yok aslında,
pek çoğumuz bu konudan pek bahsetmiyoruz. Bazılarımız özel hayatımızı
sağda solda konuşmaktan hoşlanmadığımız, bazılarımız da zaten anlatacak fazlaca
birşey olmadığı için.
Böyle
mi gerçekten? İş hayatındaki iktidar yatak odasından
uzak
mı? O yüzden mi uzak durur bu erkekler etraflarındaki
onca
kadından?
Yoksa
sadece, aradıklarını bulamadıkları için mi?
Burada biraz empati yapmak lâzım gibi geliyor bana.
YanıtlaSilİş yerindeki "serin" görüntülerinin yatakta "sıcak" moduna geçmesi kabul edilebilir, ama ya iktidar sahibi karizmatik beyler sadece masa başında bu kadar karizmatik ve iktidar sahibi ise? Çizilen karizmayı bir daha kim geri getirebilir?
Ama şu da var ki; öğretmenden, doktordan, terziden beklentileri farklı olan kadınların partnerlerinden bekledikleri yatak performansı da kişiye göre farklılık gösterebilir. Birinin wooow dediğine öbürü vasat diyebilir. Aslında performansın başarısı da giydiği takım elbise, ya da taktığı kravatta değil, kadınını gerçekten anlayıp anlamadığında yatıyor. Başarılı iş adamı olmak için bir takım deneyimlere ihtiyacı varsa, yatakta da değişmeyen kural bencil olmadan kadın bedenini tanımaktır.