Bir erkeğin
bir kadına verebileceklerinden bahsediyoruz, yanlış anlaşılmasın.
“Kadınlar
ne ister?” diye kalıplaşmış bir soru var ya kafalarda, filmi de var hani...
Onun yerine şu kısa cümle olsaydı akıllarda yer eden, ne soru, ne de sorun
kalırdı ortada; kadınlar hep ister!
Sadece
ilişkisinde değil, hayatının her alanında bir şeyler ister kadın. Birkaç örnek
sıralayalım mı daha çocuk yaşlarda başlayan bu talepler listesinden?
Büyümekle
başlar, acilen büyümek ister, annesinin topuklu ayakkabılarını ayağının
arkasında bir karış boşluk kalmadan giymek, makyaj yapmak, inci kolye takmak,
En güzel, en sevilen olmak ister,
Aşık olmak,
yeryüzündeki en büyük aşkı yaşamak,
Tamam
tamam, geliyorum esas konuya; “verene kadar!”
Ne büyük
uğraş gerektirirdi bu iş bir zamanlar!
Erkek
kadının telefonunu alır, bir iki gün sonra arar, ciddiyetten ve yavşaklıktan uzak
bir konuşma yapmaya çabalar, ilk intiba önemli! Bir hafta bekler bir daha arar,
öğle yemeğine çıkarır, yanlış anlaşılmasın niyeti diye, ya da doğru
anlaşılmasın!
İki gün
sonra bir daha arar. Bir sonrakinde akşam yemeği daveti yapar, yedirir, içirir,
evine bırakır. Ertesi gün çiçek gönderir.
Bir hafta
daha geçer, konsere götürür kadını, kişiliğinin değişik yanlarını gösterir.
Ölmez de sağ kalırsa, acele etmeyin, yatağa daha çok var, öper bir kere evine
bırakırken. Aylar geçer, tık yok!
Olur da
şansı yaver giderse, kadın dayanamaz, atlar üstüne. O şans her yüze gülmez ama!
Bir kadını vermeye ikna edemediği için evlenen ne erkekler gördüm! Kastırmanın
gücü, erkeğin güdüsüyle birleşince yapılan, telli duvaklı seremoniler...
Ailelerinin
onayıyla gerdeğe giren kadınlar, kızınızın desti izdivacına talibiz sohbetleri
eşliğinde içilen kahveler...
İşte bir
tek o kahve kaldı değişmeyen, törenler, aileler, hepsi zamana yenik düştü. Bereket
getirsin diye tüllere sarılıp, çiftin üzerine yağdırılan pirinçler, önce
kalıpla tabağa konan bir avuç risotto’ya, sonra biraya, sake’ye bıraktı yerini.
Sinema,
konser salonlarına, youtube’dan paylaşılan video’lar oturdu, Aşkım seyret, süper!, çiçek
fotoğrafları gönderilir oldu mail’lerle.
Gel zaman
git zaman, daha da kolaylaştı erkeğin işi, “Bir içki içelim.” dediğinde, “Sonra
da kahve...” şeklinde getirmeye başladı konuşmanın devamını kadın.
Erkeğin
alan adı verilene çıktı, edilgenlik cinsiyet değiştirdi kadının hamleleriyle...
Kadının
hamleleri!
Biraz
bocaladı başlarda, ya yanlış anlaşılırsam
endişesiyle. Ama aştı zamanla,
attığı taşın, verdiği kurbağaya değdiğini gördükçe “rahatladı” her anlamda.
Kadın, küçük,
ürkek adımları bırakıp, pergelleri açarken, erkek olduğu yerde saymaya, birkaç cm
çapındaki parçasına, kaldıramayacağı anlamlar yüklemeye devam etti.
Veren
memnun da, alan anlamadan konuşuyor sağda solda:
“Abi hepsi
bana hasta! Anında veriyorlar, eğlencesi kalmadı işin!”
Pardon da! İpne
misiniz hepiniz?