9 Ocak 2012 Pazartesi

Değişirken


Hayata uyum sağlamak mı amacımız, kendimizden memnun olmak mı?
Bugüne kadar yaşadıklarımızı gözden geçirip, nerelerde hata yaptığımızı bulmak ve düzeltmeye çalışmak mı? 

Yoksa hayatın içinde bir şekilde yer edinmiş insanları örnek alarak değişip, onların takdirini kazanmak mı amaç? Doğru olan, yuvarlanıp giden hayatın içinde, onlar gibi bir yer edinmek mi kendimize, yoksa memnun olmadığımız dış faktörlere de etki edecek değişimler yaşamak ve yaşatmak mı? 

Değişim dediğimiz şey, bu kadar önemli mi herşeyden önce? Ne için değişmeye çalıştığımızın bir önemi yok mu? Kim için ya da?

Hayatımızı zorlaştıran, üst üste hatalar yapmamıza, her seferinde başladığımız noktaya, hatta belki daha gerilere dönmemize sebep olan yönlerimizi değiştirmeye çalışırken, memnun olduğumuz yönlerimizi olduğu gibi muhafaza etmemizin bir yolu var mı? Olabilir mi?

Herkes değişimden bahsederken, değişmeden kalmak mümkün mü? 
Bunu başarmak, gerçekten bir başarı mı, yoksa yeryüzündeki en büyük başarısızlık mı? Değişime kapalı olmak, değişmemek, değişememek? Bir çuval dolusu olumsuzluk değil mi?

"Tekrarlanan benzer olaylar karşısında, her defasında benzer tepkiler veriyor ve her defasında başarısız oluyorsanız" gibi giriş cümleleri var değişim ihtiyacını anlatan söylemlerin.

Merak ediyorum, bunları yazan, söyleyen kişiler, istedikleri değişimi yaratabilmişler mi hayatlarında? Yoksa kendilerini insanlığın değişimine adamış yol gösterici rolünü benimseyip, dur durak bilmeden benzer cümleler kurmak mı tek yaptıkları? Bunları okuyan, dinleyen kişiler, "Hah! Tam da ihtiyacım olan şey!" demişler ve değişmeye başlamışlar mı? 

Böcek deyip geçtiğimiz basit bir canlının bile milyonlarca türü varken, insan deyip geçebilir miyiz kendimize? Tek bir değişim formülünü uydurabilir miyiz herkese, hepimize? Değişim deyip geçebilir miyiz ya da, ihtiyaç olan şey her ne ise, bu kadar basite indirgeyebilir miyiz?

Önceliklerimizi, amaçlarımızı hiçe sayıp, değişime odaklanmalı mıyız gerçekten hayat bunu gerektiriyor diye? Görmezden mi gelmeliyiz iyi yaptığımız herşeyi? Ya da, gözümüzün önünde olsalar bile, iyi olan herşeyimizi bir kenarda tutup, hatalarımıza mı odaklanmalıyız "şimdilik"? 

Nereye kadar ama? "Şimdi" ne zaman? "Şimdilik" nerede bitecek? 
Biz dosdoğru olduğumuz zaman mı? Tümüyle değiştiğimiz, mükemmelleştiğimiz zaman mı? Kaçırmıyor muyuz ama o zaman da hayatı? 

Hem "mükemmel olma takıntısı" diye bir şeyden bahsedenler de yok mu?Mükemmeliyetçilik en büyük stres kaynaklarından biri değil mi?
Gerçekten…
Değişime ihtiyacı olan yönlerimizi cımbızla çekip alabilir miyiz kişiliğimizden jenga oynar gibi?
Bir yere kadar başardık diyelim, ya sonra? Eninde sonunda yerle bir olmaz mıyız?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder