Giyinip kuşanmışlar kendilerince bir güzel, siyah straplezler, mini etekler, hepsi beton gibi, hepsi sarışın, hepsi “sosyetik”... Her taraflarını açmışlar ama! Halbuki ne diyor Ivana? Ne diyor Hakan? “Mini etek giydiysen, dekolteyi abartma, göğsünü açacaksan, kıçına pantolon giy!” Bir kulaklarından girmiş, diğerinden çıkmış besbelli, ihtiyaç duymuyorlar belki de, adları yeter!
Dizilmişler barın içinde
biraz izole bir yere, seperatör misali yüksekçe bir masayla ayrılmışlar
halktan. Eller havada “Seveceğim, gezeceğim” nidaları, sevecek birilerini
arıyorlar, kimseye ihtiyacım yok tavırlarıyla biraz ters düşse de... Aldırmıyorlar.
Hepsi havalı, hepsi 40’lık,
hepsi dul! Kaçıncıyı devirmişler kimbilir, ya da kaçıncı kez devrilip ayağa
kalkmışlar... Mağrurlar ama, kibirin bini bir para! Boşanma haberleri günlerce
süslemiş gazeteleri sayfa sayfa. Zengin kocalarından ayrılırken dünyalıklarını
yapmışlar. Boşanmış Barbi hepsi, bilir misiniz o fıkrayı? (*)
Şimdi dolanıp duruyorlar
ortalıkta. Yeni hayatlarının tadını çıkarıyorlar. “Gencim(?), güzelim, param
var, özgürüm!” Nereye geldiklerinden bihaberler oysa. Nasıl bir havuza
düştüklerinin farkında değiller. O adamın karısıyken, hatta o adamdan
boşanırken, dev medya ordusu ayrılmıyordu peşlerinden. Tanıyan, tanımayan,
herkesin gözü üzerlerindeydi. Bakıyorum şöyle bir sağa sola, iyi güzel, paran
var, özgürsün de, etraftaki en iyi kamera 8 megapiksel!
Kızlar! Yok öyle bir hayat!
Hoşgeldiniz yalnız kadınlar
sokağına! Yenisiniz, bilmezsiniz, biraz aydınlatalım sizi. Burada sizi diğer
kadınlardan ayıran pozitif bir özelliğiniz yok, önce onu bir sokun kafanıza.
Buradaki bütün kadınlar genç, hepsi güzel, hepsi özgür, çoğu da sizin gibi
paralı!
Bir anda fazla yüklenmek
olacak belki ama, her gün her gün yıkmayalım hayallerinizi, bir defada yerle
bir olsun, toparlanacaksanız da bir defada toparlanın.
Buradaki kadınların hepsi “sizden
daha” genç, “sizden daha” güzel. Hepsi eğitimli, akıllı, çoğu kariyer yapmış,
siz kocanızın sırça sarayında kendinizi oyalayıp, onun eve dönmesini beklerken.
Özgüvenleri ayarında sonra,
sizin gibi kibirli değil hiçbiri. Yüzleri gülüyor üstelik, gerçekten gülüyor
hem de... “Onu sevmem, bunu istemem, ona kapris, şuna göstereyim, öbürüne
vereyim!” de demiyorlar, içleri dışları, bir değilse de, yakın!
Var tabii suratsız olanlar
da, mutsuz, bayık, keyifsiz... Neredeyse sizinle aynı yaşlarda, hala
akıllanmamış, hala kendini bir şey zanneden, talep görmeyen! Sayıları da
oldukça fazla hani! Ama hemen sevinmeyin, onlar yetmez sizi su üzerinde
tutmaya. En fazla rekabet edeceğiniz bir güruh bulur, arada bir sıyrılır,
yüzeye çıkarsınız su kaplumbağası gibi...
Duydunuz mu kızlar? Yok öyle
bir hayat! O kendinden emin tavırlar, o özgür havalar, kimseye sökmez buralarda,
bilesiniz. Özgürlük, yalnızlık demektir jargonda.
(*) Adam kızına Barbie almak
ister ve bir oyuncakçıya girer.
“Barbie bebekler kaç para?” diye sorar.
Satıcı
“Hangisi beyim?” der ve devam eder:
“Barbie sporda 16.95, Barbie alışverişte 16.95,
Barbie disco'da 16.95, Barbie boşandı 295”
Adam şaşırır, “Neden hepsi 16.95 de
boşanmış olan 295?
Satıcı cevaplar “Çok basit, boşanmış Barbie ile
birlikte; Ken'in evini, arabasını, mobilyalarını da alıyorsunuz."
kadınlar boşanınca hep kocalarından tazminat alırlar mı acaba? Peki ya alamayanlar ne olur? Onlar sanırım bu barlara gitmiyorlar, onlar marur ve başları dik kadınlar, bunlar gibi kompleksli değilller.
YanıtlaSilSevgili Adsız,
SilBunlar kompleksli değiller. Bir insanın kompleksli olabilmesi için, (olabilmesi!) en azından etrafında olan bitenin farkında olması gerekir :)