Üç de yeter, yeter!
Ne azı ne fazlası, üç iyidir.
Aynı anda iki kişiyi birden
idare ediyorsanız ve bunu da hatırı sayılır bir zamandır hiçbir sorunla
karşılaşmadan beceriyorsanız, dikkat! Yakalanmanız an meselesidir, acilen bir
üçüncüyü dahil etmelisiniz hayatınıza. Yoksa bugün yarın ebelenirsiniz!
İki tanesiyle zor başa
çıkıyorum, üçüncü nereden çıktı şimdi diyorsunuz değil mi? Düşüncesiyle bile
panik oldunuz! Tıpkı, ikincinin hayatınıza girdiği o ilk zamanlardaki gibi...
Panik!
Rahat olun, üç, ikiden zor
değil. Rahat olun derken, gevşeyin demek istemiyorum. En büyük tehlike
gevşemek, fazlaca rahatlamak.
Nereden gelir rahatlık? Bazen
güvenden –ki bunun konumuzla hiç alakası yok-, bazen başarıdan –konumuz-,
çoğunlukla da bir sürü başka başka faktörden...
İki kişiyi, uzunca bir
süredir sorunsuz idare edebilmiş olmak başarıdır. Başarı gevşekliğe, gevşeklik
tehlikeye yazılmış davetiyedir. Adınıza yazılmıştır bu davetiye, ama bakmadan
atarsınız, önemsemezsiniz.
O kadar yolundadır ki herşey,
iyileştirmek için çaba harcamazsınız. İki kişilik hayatınızı, üçe çıkarırken
gösterdiğiniz özeni göstermemeye başlarsınız yavaş yavaş. Stresle karışık
heyecanınızı kaybedersiniz. Duruyor işte ikisi de oralarda bir yerlerde,
birbirlerinden habersiz, uğraşmanıza ne gerek var? Basbayağı başarılısınız!
Strese mahal yok!
Oysa, başarının anahtarı
strestir. Stres, hayatımız için gereklidir. Bize kötü diye anlatılan, uykularımızı
bozup, yaşam kalitemizi düşüren, kalp krizine yol açan, stresin fazlasıdır.
Yoksa yaşamak için gereklidir stres. Nefes
alıp vermek için değil, -zaten nefes alıp vermek yaşamak değil- istediğimiz
gibi yaşamak için gereklidir...
Konudan uzaklaşmıyoruz, irdeliyoruz.
Siz, -kadın ya da erkek olabilirsiniz- bir kişiyle yetinmiyor, ikinciyi
istiyorsunuz, makuldür! Birinin kaşı gözü güzeldir, diğeri huzur verir. Biri
akıllı, esprilidir, sohbet eder, iyi vakit geçirirsiniz, diğeri alemcidir,
gezer, tozar, gene iyi vakit geçirirsiniz.
Bu düzeni bozmamak için, ince
ince planlarsınız hayatınızı başlarda. İlişkilerinizi, her iki sevgilinizde de
ihmal ediliyor hissi uyandırmadan devam ettirmek, çok da zor değildir. Ne
bileyim, özgürlüğüne düşkün bir imaj çizersiniz mesela, kendinize vakit
ayırmayı, yalnız kalmayı seviyor gibi davranabilirsiniz. Gerçekten seviyor da
olabilirsiniz...
Cep telefonları elektronik
pranga misali! Kapatırsınız sık sık, ya da her aranışınızda cevaplamazsınız.
Alışır çevrenizdekiler ve o ikisi buna. Onunlayken de kapalıdır telefonunuz,
onun yanında da cevap vermediğiniz olur, alışır. Diğeri de alışır, garipsemez.
Böyle böyle siz de
alışırsınız üç kişilik hayatınıza, kolay gelmeye başlar, rutine girer,
kanıksarsınız. İşte o zaman plan programla uğraşmaktan vazgeçer, hata yapmaya
başlarsınız!
A kişisiyle buluşmak için, B
kişisine grip olduğunuzu söyler ve dalgınlıkla kendinizi B kişisinin kapısının
önünde bulursunuz sapasağlam! İlkinde şaka yaptım, sürpriz yaptım diye
geçiştirebilirsiniz belki, ama bu gibi durumlar tekrarlandıkça, B kişisi ya
şüphelenmeye, ya da aptal olduğunuzu düşünmeye başlayacaktır. Sürpriz denen şey,
biraz da olsa yaratıcılık ister.
Daha kötüsü de gelebilir
başınıza. A kişisi karınız olsun şimdi, seviştikten sonra ben evliyip deyip,
kalkıp giyinmeye başlayabilirsiniz. Şaka da çalışmaz bu sefer, tam bitersiniz! İşler
sarpa sarınca panikler, kolay yolu seçer ve birinden vazgeçmeye kalkarsınız.
Monogami!
Ama belli ki size göre değil,
öyle olsa hiç bulaşmazdınız bu işlere... Titizliği elden bırakmamış olsanız,
vazgeçmek zorunda da kalmazdınız çoklu hayatınızdan. Havalara girdiniz parmağımın ucuyla idare ediyorum diye, zordu aslında, kolay sandınız!
Titizlikti anahtar, stresti, hiçe saydınız.
Uçlardaysa istekleriniz,
kabul görmüyorsa, ve istediğiniz gibi yaşayacaksanız bu hayatı, mecbursunuz planlı
programlı olmaya... Biri az, ikisi kolaysa, bir üçüncüyü hayatınıza sokmaya!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder