27 Aralık 2011 Salı

Bizden geçti


Zannederiz…



Şaşırırız, her gece her gece, o bar senin, bu klüp benim dolaşıp duran tiplere…
Şaşkınlığımızı dile getiririz, erkeksek "Yok abi, kaldırmıyo artık bünye!", kadınsak "Ay yok yaa… Gidemem oralara bu saatte!"

Ya da işe, güce, çoluğa çocuğa, yorulmak bilmeden yetişenlere!
Şaşkınlığımızı dile getiririz, erkeksek "Tutturdu bi çocuk daha diye!", kadınsak "2 bakıcı lazım bu eve!"

Bizden geçen nedir?
Koooskoca seneler!
Üstümüzden mi geçti? Her biri birer birer geçirdi mi geçerken??
Yoo! 
Başımızdan geçti! 
Herkes gibi…

Ufak tefek dokundular belki geçerken, ama güzel dokunuşlar da vardı içlerinde…
Yumuşacık, pamuk gibi… Veya sert bazen, kaya gibi!
Gelip geçti ama hepsi. Bizi biz yaptılar geçerken de, geçirirken de…

Belki de şimdi şimdi düşünmeye, sorgulamaya başladığımız, olan biten ne varsa ardarda sıraladığımız için yıpratıcıymış gibi geliyor yaşadıklarımız…
Sanki herşey şimdi olmuş, herşey bir anda yormuş gibi…
Yoo! Buna da yoo!
Bir sürü zamanımız oldu sindirmek için. 

Kırkında geviş getirmek bizi yoran. Bizi derken, sizi! 
Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp masaya getirmek ya da!
Her ne ise o temcit pilavı, bakarım birazdan, yazarım yazının sonuna (1) diye.

Uzun lafın kısası, hayat bize hiçbir şey yapmaz!
Hayat bizi yormaz, yaşlandırmaz!
Yıllara da bok atmayın, onlar da bir şey yapmaz…
Biziz o yılların içinden gelip geçen,
Hayat koşturmacası içine kendimizi atan.
Kendimizi derken, kendinizi!

Dışında tutasım var kendimi sorguladığım hayatların.
Ne bileyim, var işte…
Hayatın akışına bıraktım kendimi belki de… Koşturmaca olarak görmeden!
Belki sizden erken başladım sorgulamaya, otuzlarda falan mıydı acaba?

Şimdi kalkın yerinizden, bi' silkelenin!
Yok, öyle oturduğunuz yerden olmaz, gerçekten kalkın!

Şöyle bir yürüyün içerilere doğru.
Ayna görürseniz bir bakın kendinize, nereniz güzel, nereniz yakışıklı?
Saçlarda beyaz var mı, boyası gelmiş mi?
Biraz göbek mi çıkmış? 
Keşke sporu ihmal etmeseydiniz…

Bizden geçen sadece "keşke"ler olmalı!
"Keşke" lüksümüz yok bundan böyle yalnızca.
Ne güzel hayat! 
Pişmanlıkları geçen 40 yıla gömüp gönlümüzce yaşama zamanı!
Ya da 45, 50!
Belki 30, erken kalkan çok yol alır hesabı. 

Hayat 30'unda, 40'ında, 70'inde değilse ne zaman güzel???


(1) Temcit pilavı mecazi anlamda kulanılan bir ifade olup tekrar tekrar gündeme getirilen olaylar/durumlar karşısında kullanılır. Esas anlam itibariyle Ramazan ayında sahurda pilav yapmak uykuyu fazlasıyla böldüğü için ve zaman aldığı için akşamdan yapılıp sahur vakti hemen ısıtılıp tekrardan sofraya konması nedeniyle verilmiş bir anlam olup gerek pilav katkı malzemeleri gerek pişirme usulü açısından bildiğimiz pilavdan hiç bir farkı olmayan pilavdır.

1 yorum:

  1. önemli olan çok yaşamak değil zaten tam yaşamak. ne zaman bizden geçti dersin, inan bana öldün demek. sadece nefes alıyorsun o kadar.

    YanıtlaSil