7 Haziran 2013 Cuma

Yarınki Gündem "Bir Grup Yavşak" Olursa?



“Koskoca bir milletle, alenen dalga geçen devletin başının bu rahatlığı nereden geliyor?” diye sormuştum geçen gün, şimdi anladım... Hala bu konuda yazıp çizen yokken, meydan boşken gözlemlerimi aktarayım istedim.

“Türk halkı böyledir. Kıçından donunu, ağzından lokmasını al, bir şey demez, değerlerine bir söz söyle, dünyayı yakar!” demişti bir arkadaşım. Ben de öyle hissediyordum ilk söylediğinde, değerlerine saldırılmasını kabul etmeyen bir halkın bireyi olduğum için son derece mutluydum.

Milletin tek vücut olmasından etkilenmiş, devletin başına, -hakaret yoluyla da olsa- bize damarlarımızdaki asil kanı hatırlattığı için, neredeyse minnet duymuştum. Dilden dile dolaşan Obama esprisini biliyorsunuzdur: Çok kızmış, “Biz bunları ayırmak için yıllardır uğraşıyoruz, sen hepsini bir gecede birleştirdin!”

Birleştik gerçekten. İstanbul gibi bir şehirde, her akşam iş çıkışı parka giden kalabalığın, her geçen gün büyüyerek, 30 Mayıs’ı başlangıç kabul edersek, sekizinci günü doldurması, ömrümüzde ikinci kez görebileceğimiz bir durum değildir, ben öyle tahmin ediyorum en azından.

Daha önce Beşiktaş, Dolmabahçe, Gümüşsuyu civarlarında “gerçek direnişçi”lerin arasında yer alan ben, dün Gezi Parkı’ndaydım. Bir musibet bin nasihatten iyi gerçekten, aklı başında arkadaşlarımın orada olduğunu biliyordum.

Adım atılmıyordu içeride, çoluğunu çocuğunu kapan gelmiş, tam bir bayram havası! Orkestralar, kandil simitleri, kitaplar... Ne güzel! Gerçekten güzel! Protesto kavgalı gürültülü olacak diye bir kural yok, değil mi?

**
Yeni gelen bir genç kız gözleri fal taşı gibi açılmış “Dışarıda Apo bayrağıyla slogan atıyorlar!” Günlerdir parkta yaşayan delikanlı, yanındaki sarışınla yaptığı sohbetin bölünmesinden biraz rahatsız “Hadi be! Nerede?” Delikanlı sakız ağaçlarının gölgesinde yatmayı sevmiş, belli, iki metre ötede olan bitenden haberi yok.

Olabilir, o delikanlı ve yüzlercesi, Türk milleti için artık bir sembol olan o parkta oturmayı kendine görev edinmiş olabilir. Ama yüz değil, binler oturuyor orada. En azından bir kısmının, direniş, devrim, örgüt gibi kelimeleri, Gezi Parkı olaylarından önce de duymuş ve bu tür eylemlerin nerelere varabileceğini görmüş kişilerin, sakız ağaçlarının gölgesinde oturmaktan çok daha fazlası yapabileceklerine inanıyorum ben.

Devletin başı rahat, çünkü sosyalleşiyoruz biz parkta. Geri kalanımız da sosyal medyadan takip ediyor. Facebook ve twitter’daki paylaşım bombardımanı o kadar yoğun ki, okuyacak vakti ancak buluyor, doğru mudur, değil midir bakmadan paylaşıveriyoruz anında. Sayfa beğendiriyoruz birbirimize, aralarında politik sayfalar, içinde genç, örgüt, birlik kelimeleri geçen yapılar var. İki gün öncesine kadar apolitik olan biz sosyal Türkler, açıklama bölümünde siyasi kuruluş yazan bir sayfayı, hiç  düşünmeden “like” ediyoruz! Yahu, ne zaman kat ettik bunca yolu? Bir bilene sorduk mu, bir google’a sorduk mu? Yok, vakit yok kaçıyor!

Devletin başı rahat, çünkü sevdik biz yeni oyuncaklarımızı.
Gümüşsuyu’na inmeyin: Hadi millet Gümüşsuyu’na!
Sosyal medya bela: Arkadaşlar mümkün olduğunca çok paylaşalım!
Kışlayı da yaparım, kavşağı da: Eh o zaman biraz daha oturalım burada!
Polis, TOMA: Kutu oyunu misali, stratejimizi belirleyelim, kendimizi koruyalım, polislere günlerini gösterelim!
Bir grup çapulcu: Çapulcuyum, çapulcusun, çapulcu!

Yarınki gündem “bir grup yavşak” olursa, kim bilir ne yasalar geçer apar topar meclisten...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder