22 Nisan 2013 Pazartesi

Kadınsal Poligami



Ona buna laf ederken, kendimi buldum aşk üçgeninin beşinci köşesinde. Aşk değil tabii hepsi, meşk de var, o yüzden geometri bozuk biraz.

Hep erkekler yapacak değil ya. Kadınlar da meyleder bazen çoklu hayata. Çapkınlık diyeceğim ama, biri çıkıp kadından çapkın olmaz, olsa olsa or.spu olur diyecek... Başa döneceğiz sonra yine, en başa hem de, tarih öncesine. Erkeğin elinin kiri, kadının alnının lekesi söylemlerine kadar uzanacağız, gerek yok.

Alnım ak yiyorum her ne bok yiyorsam. Yüzüme gözüme bulaştırmıyorum çünkü sefil erkekler gibi. Erkek milleti demiyorum, sadece sefil olanları kastediyorum, kimse kızmasın.

Nerede kalmıştık? Yüzüme gözüme bulaştırmıyorum, hiçbirinin bir diğerinden haberi yok. Beşinci köşedeyim, dikkatinizi çekerim. İkiden fazla yani idare ettiğim kadro, aylardır hem de. Zor tabii, zor olmasına zor, ama koskoca kış başka nasıl geçecekti ki! Baktım havalar soğuk, evden çıkmak işkence, ev eğlencelerine verdim kendimi.

Nasıl olduysa, fark etmediler de birbirlerini, bir şeylere dikkat etmişim belli ki. Çok acayip numaralar da çevirmedim aslında, doğru seçimler yaptım sadece, farklı yerlerden, farklı hayatlardan. Onun dışında biraz özenli olmak yetiyor sanırım. Benim için öyle oldu en azından. Dört taneler evet, dört kişi. Yoo, her birinde başka bir şey buluyor değilim. Hepsi birbirinden farklı evet, ama çok enteresan kişilikler de değiller.

İkisi evli bir kere, dolayısıyla gören olur, duyan olur sıkıntısını benden çok onlar yaşıyor. Üstelik biri söylemedi de bana evli olduğunu. Onu sıkıştırmak en keyiflisi. Sadece “Bu gece dışarı çıksak?” demem yeterli oluyor, elinin ayağının birbirine dolanması için. Garibim pek yaratıcı da değil, aylardır bir yerleri ağrıyor, bir gün başı, bir gün kolu. Bel ağrısı çekmiyor çok şükür, ciddi bir sıkıntımız yok.

Diğeri, diğer evli olan, işsiz. Ama karısının haberi yok. Rutininde gece geç saatlere kadar çalıştığı, sık sık seyahat ettiği için, evinden çok benimle vakit geçiriyor, hanım uyanmasın diye. Kötü bir niyeti yok aslında, karısını aldatmak aklının ucundan bile geçmemiş biz tanışana kadar. Ben ona yatacak yer veriyorum, yemek veriyorum, arada cebine para koyuyorum, bana getirdiği çiçekleri eline tutuşturuyorum giderken, karısına versin diye. İki kere masraf etmesin, yazık. Ben onu elinde çiçeklerle kapıda görünce yeterince mutlu oluyorum, solana kadar evde tutmama gerek yok.

Diğeri tam bir zampara. Peşinde bir sürü kadın, onları anlatıyor bana. Sorumluluk istemediği için yanından geçiyor hepsinin, uzatmıyor hiçbir ilişkisini. Bizimki beşinci aya girdi, onun için bir rekor neredeyse. Açık bir ilişki, ikimizin de saklamamız gereken bir şey yok, ya da saklanmamız gereken biri.

Sonuncusu sıkıntılıydı, sahiplenme emareleri göstermeye başlamıştı üç beş hafta sonra. Biraz idare etmeye çalıştım, olmadı. Baktım strese giriyorum, yol verdim, güney şubesi açtım onun yerine. “Sorun sende değil bende, daha iyilerine layıksın” dedim. İlk defa söyledim bu cümleyi, kesin çözümmüş gerçekten. Hep kullandıkları için gayet iyi biliyor erkekler bunun aslında ne anlama geldiğini. Sıkıldım, uğraşamayacağım, ne yaparsan yap gönlüm geçti, falan filan... Neticede hepsi aynı; bitti, kendine iyi bak.

Güney şubesi mevsimsel aslında, açtım demek doğru değil, vardı da askıya almıştım. İyi oluyor farklı iklimde birinin bulunması. Buralardan biraz uzaklaşmak istediğimde uzun uzun plan yapmam gerekmiyor.

- Geliyorum, ne durumdasın?
- Gel, bekliyorum.

Geçmişe bakıyorum bazen, çok değil, en fazla bir yıl öncesine... Bir tanesini bulamazken, ya da bir ayı göremeden biterken ilişkilerim, aylardır dört adam var hayatımda. Hiçbiri de gitmeye niyetli değil, sıkılmış gibi görünmüyorlar. Bende bir değişiklik de yok. O zamanlar canlarını ne ile sıkıyorduysam şimdi de aynıyım, neden gitmiyorlar bilmiyorum.

Beklentim olmaması dışında bir sebep gelmiyor aklıma. Neden olsun ki? Keyfim yerinde. Ne diye “bana ilgi göster” trip’lerine girip hepimizin canını sıkayım? Bu galiba onları durduran.

Hakikaten kolay yaratıklar aslında, tek istedikleri, kadın hayatında olsun, birlikteyken iyi vakit geçirtsin, görüşmediklerinde de başının etini yemesin! Yok yemem, zor yetişiyorum, kendime ayıracak vakit bulamıyorum çoğunlukla. Hafta dediğin yedi gün.

Yoruldum ama, bir bahar temizliği yapmanın zamanı geldi sanki...

3 yorum:

  1. biraz haklı, biraz acımasız, çokça eğlenceli geldi bana

    YanıtlaSil
  2. Sizin bakış açınızla ;

    evli işli : haklı
    evli işsiz : acımasız
    diğerleri : eğlenceli

    YanıtlaSil