7 Kasım 2012 Çarşamba

Zavallı Aşk



Ne çok sorumluluk yükledik omuzlarına, ne çok şey bekledik aşktan!

Heyecan bekledik her zaman, yeni ve güzel olanın heyecanını! Güzel olmaya devam etti, ama sürekli yeni kalması mümkün değildi, yıllandı zamanla. Ama biz o ilk günün heyecanını daimi kılmasını bekledik aşktan, yıllar geçse de kaybetmemesini…

Tutku bekledik, heyecanlı ve tutku dolu olsun istedik. Verdi bize bunu aşk, tutkuyu bir yerinde barındırdı her zaman.

Sevgiye dönüşür diye duyduk birilerinden. Aşk, o aşk olarak kalmaz belki ama, sevgiye dönüşür. Heyecanlı, tutkulu ve sevgi dolu olmasını bekledik, vermeye çalıştı elinden geldiğince.

Ömür boyu sürsün istedik sonra,  yıllansa da olduğu gibi kalsın ... Aşk zorlandı bu defa, ömür boyu heyecan konusunda zorlandı en çok.

Hem, hep hayatımızda olmasını istedik, hem de her defasında ikiyüzlü davrandık ona! Kapımızı çaldığında yüzümüzde gülücüklerle karşıladık, giderkense sayıp sövdük, yerin dibine soktuk, lanetler yağdırdık arkasından!

“Aşk yüzünden” diye başlayan cümleler kurduk, suçladık, gözü kör dedik, mantığı yok dedik, ağzımıza geleni söyledik onu bitirirken! Ve her gidişinde, yeniden kapımızı çalmasını bekledik arsızca!

Ne çok şey istedik, ne çok şey aldık aşktan! Ama görmezden geldik verdiklerini. O bize mutluluk verdi, biz gözyaşlarını hatırladık. O bize bir aşık verdi, biz sadece zalimi andık arkasından.

Aşkı suçladık her bitişinde, ama hiçbir şey yapmadık kaybetmemek için. Bir taraftan tüketirken, bir taraftan kendiliğinden çoğalsın istedik! Aşkla gelene sırtımızı döndük. Biz döndük, aşkı suçladık!

Bazılarımız vazgeçti sonra. Aşkı daha fazla yıpratmamak, ya da defalarca öldürmemek için. Ama o bizden vazgeçmedi. “Ümidini kaybetme” dercesine çaldı kapımızı usanmadan. “Tanı beni sadece, olduğum gibi kabul et!” Kulaklarımızı tıkadık aşkın yakarışlarına, konuşmasın, sadece versin, hep versin istedik. Karşılıksız verdi, gene de beğenmedik, küçümsedik, nankörlük ettik!

Gitti işte aşk, kırıldı, gitti! Önüne gelene küfrede küfrede gitti hiçbir iz bırakmadan, kimselere söylemeden nerede olduğunu.

Duydum ki dönmeyecekmiş bir daha kalplere. Ne olduğu anlaşılana, hak ettiği gibi karşılanana kadar dönmeyecekmiş. Kendisini anlatmaya çalışmaktan da bıkmış. “Ben buyum” diyormuş, “değişemem”, “aşkım ben”.

Gitti aşk, kolay kolay da dönmez...


Sahi, en son ne zaman aşık oldunuz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder