4 Eylül 2012 Salı

Bisiklete Binmek Gibi



Değil işte, o kadar kolay değil!

İnsan unutuyor bazı şeyleri, hele de aradan çok uzun zaman geçmişse. Değişiyoruz ya bir de zamanla, büyüyoruz, olgunlaşıyoruz, ya da yaşlanıyoruz ya! Karşılaştığımız durumlara verdiğimiz tepkiler de değişiyor bakış açımızla birlikte.

O yüzden bisiklete binmek gibi kolay hatırlanmıyor bazı şeyler, hatırlansalar da işimize yaramıyor, anlamsız geliyor.

Yıllarca tek başınıza yaşamışsanız, evinizi biriyle paylaşmaya başlamak kolay olmuyor mesela. O yalnızlıktan keyif alır hale gelmiş ve misafiri bile seçerek kabul eder hale gelmişseniz hele, daha da zor! Çay mı ister, cin mi ister, erken mi yatar, geç mi kalkar!

Ya da yıllarınızı birine adamış, ki ne büyük hatadır bunu böyle adlandırmak, bir olmaya alışmışsanız... Bir başınıza kaldığınız ilk günlerin boşluğu ve ardından gelen tüm rutinler döngüsünü tamamladığında, kaldığınız yerden devam etme, hayatınızı renklendirme çabası içine girersiniz.

“Neydi, ne yapıyorduk?”
Yeniden başlamak!

“Nasıldı? Flört mü ediyorduk?”
Yeniden başlamak!

“Nasıl flört ediyorduk biz? Ayşe gibi değil, Hale gibi de değil, başka türlüydük. Eğlenceli miydik, nazlı mı, nasıldık?”

Yavaş yavaş hatırlamaya başlarsınız zamanla. Nasıl davrandığınızı, neler söylediğinizi, ne tür espriler yaptığınızı, hangi durumlarda ciddileşip, ne olduğunda kendinizi geri çektiğinizi veya tamamen akışına bıraktığınızı.

Ama garip gelir size hepsi.

“Ben miydim bunları yapan? Ben mi etmiştim o lafı?”

Garip gelir, yıllar önce yaptıklarınızdır çünkü aklınıza gelenler. Kimi komik, kimi yüz kızartıcı, gülerek veya utanarak hatırladığınız karelerdir.

Gerçekten yeniden başlamak!

Yapmanız gereken budur işte. Yeni yaşınıza, yaşadıklarınızla yeniden şekillenmiş, belki olgunlaşmış, belki çocuklaşmış yeni kişiliğinize, bugünkü halet-i ruhiyenize uygun bir giriş yapmak zorunda kalırsınız bugünden sonrasına.

En kötüsü, ne istediğinizi bile bilmezsiniz çoğunlukla, bırakın nasıl başlayacağınızı, neye başlayacağınızı bile bilmezsiniz.

Hayatınızın aşkları ya bıktırıp kaçırmış, ya siktir edip kırmıştır sizi. Pas geçersiniz hayatınızın yeni aşkını arama seçeneğini.

Gönül eğlencesi anlamsız gelir, zamanında gönlünüzü yeterince eğlendirmişseniz.

Huzurlu bir birliktelik?
“Huzur” zaten sahip olduğunuz bir şeydir kafanızı bulandıran bir ilişkiniz olmadığı için, yeterince çekici gelmez o seçenek de.

Ya sıçtık der bırakırsınız işin peşini, oturduğunuz yerde hiçbir şey yapmadan keşfedilmeyi beklersiniz, ya deneme yanılmalarla hareketlendirmeye bakarsınız hayatınızı, ne yapıyor olduğunuz kısmına fazlaca takılmadan.

Bokunu çıkarmadan ne yaparsanız yapın ondan sonra...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder